Kapadokya Tarihi ve Detaylı Bilgiler

Söz konusu Kapadokya olunca İç Anadolu Bölgesinde çok geniş bir alandan bahsetmek gerekmektedir. Öyle ki toplam büyüklüğü 250 kilometre kare kadardır. Bu çerçevede Kapadokya olarak adlandırılan bölge; batıda Aksaray ve Tuz Gölü’nden başlamaktadır. Kuzeyde Kızılırmak, güneyde Niğde ve Hasan Dağı, doğusunda ise Erciyes Dağı’ndan itibaren İncesu ile Yeşilhisar bölgelerini içerisine alır. Yazımızın devamında Kapadokya tarihi hakkında detaylı bilgi yer almaktadır.

Tarihi ve doğal yapısı, güzelliği ve özellikleri değer biçilemeyen bir varlığımızdır. Bu çerçevede Cappadocia olarak adlandırılan Kappadokia, bu özelliklerine istinaden 1985 yılında Göreme Milli Parkı ile UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiştir. Milli park içerisinde yer alan Kaymaklı Yer altı şehri, Derinkuyu Yer altı Şehri, Karain Kilisesi, Karlık, Yeşilöz ve Soğanlı milli park içerisinde kalmaktadır.

Kısaca Kapadokya Tarihi

60 milyon yıl öncesine dayanan Kapadokya tarihi kısaca değinilecek bir husus değildir. Ancak bölgenin oluşumunda kilit rolü Hasan Dağı, Erciyes Dağı ve Güllü Dağ oynamıştır. Volkanik dağlar püskürttüğü kül ve lavlar bölgede yayılmış ve 150 metreye varan yükseklikler oluşturmuştur. Bu oluşumlar yılların verdiği doğal yağmurlar, afetler ve sel suları ile rüzgarların sayesinde çözülerek vadileri oluşturmuştur. Volkanların külleri gibi kolay çözülen maddeler sular eşliğinde kaybolurken ortaya vadilerde peri bacaları çıkmıştır. Peri bacaları ile bölgedeki kayalıklar tüflerden oluşmuştur. Bu tüfleri meydana getiren volkanik lavlardır.

Geçmiş medeniyetler oluşan bu tüflerin kolay işlendiğini ve oyulduğunu keşfetmesi ile bu bölgede kendilerine yaşam alanları oluşturmuşlardır. Dönemin dini olarak Hıristiyanlığın başlangıcında baskı gören kişiler bu bölgelere kaçmış burada dini inançlarını yerine getirmeye çalışmışlardır. Aynı zamanda rahipler bu bölgede inzivaya çekilmiştir. Özellikle Paşabağlar Vadisi’ndeki peri bacalarının oyulması suretiyle yaşam alanlarını burada oluşturan rahipler nedeniyle bu vadiye Rahipler Vadisi denilmektedir. Hıristiyanlığın başlangıcında etkin rol oynaması nedeniyle bölgede yüzlerce kilise, manastır ve şapel bulunmaktadır. Kapadokya’nın Hristiyanlık tarihi açısından önemi bu sebeple büyüktür. Öyle ki bu yapıların neredeyse hepsi oyma mağara yapılardır.

Kapadokya Göreme Açık Hava Müze

Kapadokya Nasıl Oluştu?

Nevşehir Kapadokya tarihi içerisinde onlarca medeniyete ev sahipliği yaparken bölgede yaşayan toplumlar bir diğer toplumun birikimlerinden faydalanmıştır. Zaman içerisinde buradaki bilgi birikimi katlanarak büyümüş bölgede bulunan yapılar daha özgün bir hale dönüşmüştür. Hasan Dağı, Güllü Dağ ile Erciyes Dağı’nın volkanik lavlarının bölgede yayılması ve sonrasındaki doğal süreç vadilerin oluşmasına beraberinde ise peri bacalarının gün yüzüne çıkmasında etkin roller oynamıştır. Hatta Ihlara Vadisinde bulunan Melendiz Çayı bu doğa olayına katkı yapan, bölgeye hayat veren su kaynağı olmuştur.
Geçmişten günümüze bütün toplumlarda yerleşim alanlarının oluşmasında en büyük etken sudur. Toplumlar su kaynaklarının olduğu yerlerde yerleşmiş ve buralarda yaşamlarını idame ettirmişlerdir. Nevşehir Kapadokya bölgesinin yerleşim alanları içerisinde kendisini ilk sırada görmektedir. Bunun nedeni özellikle Ürgüp, Göreme, Avanos bölgelerinde en yoğun vadiler, peri bacaları ile oyma yapıların görülmesidir. Tüflerin oyulabilir olması, işlenebilmesi ile doğaya uygun bir peyzaj oluşturan Ortahisar, Uçhisar, Ürgüp, Göreme ve Cemil Köyü Dünya’nın sanatsal açıdan en güzel yerleşim yerlerini oluşturmaktadır.

Yatay ve Dikey Oyulan Kaya Oyma Mimarisi

Bölgede meydana gelen Tüflerin ve kayalıkların işlenebilmesi ve kolay oyulması beraberinde birçok yapının oluşmasını meydana getirmiştir. Nitekim peri bacalarının içleri, vadi yamaçları, yer altı uzun yıllar yatay ve dikey olarak oyulmuştur. Bu yapıların üzerine yığma yapılar oluşturulmuştur. Kayaların oyulması ile elde edilen mekanlar harici ocaklardan alınan tüfler atmosferde sertleşme özelliği taşır. Bu özellik sayesinde elde edilen taşlar ile yapılan yapılar kaya oyma manzaralarına eşlik etmektedir. Böylelikle bölgede üç farklı yapı söz konusudur. Bunlar Kaya oyma, Yığma Yapılar ve Kaya ile yığma yapıların beraber olduğu mimari şekilleridir. Öyle ki peri bacalarının oyulması ile katlı yapılar ortaya çıkmıştır.

Kapadokya oyma yapılarının en önemli mekanları dinsel mimarlık örnekleri ile kilise, manastır ve şapellerden oluşmaktadır. Hıristiyanlığın erken yıllarında ortaya çıkan bu yapılar; kaya kütlelerinin birbiri ile bağlantılı olarak oluşturulmuştur. Hatta buralarda karma yapılarda söz konusudur. Oyma kaya yapıların önüne, üzerine yapılan yığma yapılar ile örneklerine bölgenin her bir yerinde rastlayabilirsiniz. Öyle ki Derinkuyu ve Cemil Köyü’nde yer altına yapılan oyma yapıların üzerine yığma yapılar yapıldığı görülmektedir.

Kapadokya Tarihi

Zelve Acık Hava Müzesi

Estetik Doğal Peyzaja Sahip Kapadokya

Doğal bir peyzaja sahip Kapadokya bu sayede eşsiz güzelliklere ve estetiğe sahip olmuştur. Ancak doğal ve kültürel değerlerin toplandığı bu bölge aynı zamanda tehlike altındadır. Bu çerçevede bölgeye zarar veren iç etkenler kadar insan kaynaklı bozulmalara doğal afetler katkı sağlamaktadır. Zira oyma yapılar konumu itibariyle yapısal özelliklere göre zaman içerisinde yıpranmakta ve yok olmaya yüz tutmaktadır.
60 milyon yıllık bir geçmiş bölgenin önemi için önemli bir zaman dilimidir. Bu bölgenin temellerini atan doğal olarak çevredeki volkanik yanardağlar olmuştur. Volkanik lavlar bölgeye zamanla yayılmış ve neticesinde doğal yağmur ve seller ile aşınan tüfler neticesinde bugünkü haline gelmiştir. Aradan geçen milyonlarca bir nevi bölgeyi nakış nakış işlemiş, sanatının en güzel örneklerini bizlere bahşetmiştir.

Kappadokia Krallığı

Kapadokya Krallığı Helenistik dönemde stratejik açıdan önemli küçük Asya diye tabir edilen bölgenin merkezinde kurulduğu gibi önemi nedeniyle istilalara uğramıştır. Bu sebeple krallık mevcut nüfusunu korumak için farklı politikalar geliştirmeye çalışmıştır. Bunlardan biri de komşu krallıklar ile yaptıkları siyasi evliliklerdir. Bir nevi siyasi ilişkilerini evlilikler üzerinde geliştirmeye çalışmışlardır. Nitekim o dönemlerde evliliklerle ittifaklar kurulmuştur. Bu sayede siyasi, ekonomik ve en önemli askeri yönden işbirlikleri yapılmıştır.
Kappadokia Krallığı olarak anılan devlet o dönem Romalıların bu bölgedeki krallıklarla ilgilenmesi, dönemin büyük krallığı Pontos Krallığının nüfuzu, iç politika ile yönetim kavgaları komşu krallıklarla evlilikler yapılmasının yolunu açmıştır. Nitekim eski çağlardan bu yana kadın çekici ve popüler bir varlıktır. Bu sayede samimi ilişkilerin kurulmasında da politik bir manevra aracı olarak kullanıldığı görülmektedir.

Asurlular Döneminde Kapadokya

Bölge karanlık bir dönem sonrası ortaya çıkan İpek Yolu ile tarihine yeni bir ivme kazandırmış ve uluslararası arenada önem kazanmaya başlamıştır. Nitekim buranın en eski medeniyeti Asurlulardır. Bu dönem içerisinde Hattuşaş Karum ile Kayseri Küllütepe’de kurulan Pazar yerleri Asurlulara rastlamaktadır. Öyle ki döneminde Kapadokya olarak adlandırılan tabletlerde çivi yazılarıyla ticarette ve evliliklerde yasal düzenlemeler olduğu görülmüştür. Böylelikle sonraki medeniyetin izlerini taşıyacak olan Hititler için sanatın en önemli temellerini Asurlular atmıştır.

Hititler Döneminde Kapadokya

Savunma amaçlı olarak yer altı şehirlerinin oyulması ve birbirleriyle gizli geçitlerin döşenmesi Hititler dönemine gelmektedir. Nitekim kurdukları medeniyetin izleri halen görülmektedir. Döneminde dar koridorlar açılmış ve bu koridorlar devasa taşlar ile kapatılmıştır. Ayrıca yer altı şehirlerindeki havalandırmalar halen etkin olarak kendisini göstermekte ve gizemi çözülememektedir. Asurlulardan sonra bölgede uzun süre hüküm sürmüşlerdir. Hattuşaş başkentleri olmuş bununla birlikte Alişar ve Alacahöyük medeniyete yön veren şehirleridir. Hititler bölgenin imkanlarından faydalanmışlar ve özellikle ırmak kenarlarına ve kayalıklara anıtlar kazımışlardır. Aynı zamanda buralara Hitit Medeniyetinin sınırları, hikâyelerini ve geçtikleri yolları kazımışlardır.
Küresel olarak ele alındığında ölmeden önce görülecekler listesinde sürekli kendisine yer bulan bir bölgeden bahsetmek mümkündür. Bölgesel olarak ekonomi turizme dayalı olmuştur. Nitekim dünyanın her bir yerinden buraya ziyaretçi gelmektedir. Tatilden daha çok kültür ziyaretleri ve buradaki aktiviteler kişilerin ilgisini çekmektedir. Zira burada bulanan doğal ve tarihi doku dünyanın hiçbir yerinde rastlanılacak kadar güzel değildir.

Güzel Atlar Ülkesi Kapadokya

Peri bacalarının yoğun olması nedeniyle isminin bu yapılardan meydana geldiği düşünülmektedir. Oysa durum böyle değildir. Cappadocia aslında Persçe bir kelimedir orijinal ismi aslında Katpatuka’dır. Günümüze Kapadokya olarak gelmiştir. Katpatuka’nın anlamı ise güzel atlar ülkesidir.
Kapadokya isminin çevrildiği Katpatuka Persçe güzel atlar ülkesi olarak değerlendirilmesine karşın bir kesim tarihçi Hititçe olan Low Country manasından olduğunu iddia etmektedir. Ancak güzel atlar ülkesi birçok tarihçi tarafından kabul görmektedir. Bu sebeple dünya çapında turizm arenasına bu isimle çıkmaktadır.

Kapadokya’da kurulan Pers krallığı coğrafyasında yabani atlar çok güzel ve vahşi olmaktaydı. Bu sebeple bölgeye Katpatuka denildiği belirtilmektedir. Turizm açısından günümüzde aynı değeri taşımaya devam etmektedir. Zira bölgede turistlere at turları yapılmaktadır. Kişilerin taleplerine göre günlük, saatlik ve haftalık olarak tur programları yapılır. Böylelikle burada kişiler hiç ata binmemiş olsalar dahi uysallıkları ve güzellikleri ile at turlarına katılabilmektedir.

Kapadokya Tarihi

Kapadokya At Turu

Kapadokya Hangi İllerde

İç Anadolu Bölgesinde 250 kilometrelik bir alana yayılan Kapadokya idari bir birim ismi değil. Geçmiş dönemlerden bu yana bölge Kappadokia, Cappodakia ve Kapadokya olarak bilinmektedir. Çok geniş bir alandan bahsedildiği için doğal olarak nereleri kapsadığı merak edilmektedir. Günümüzde oluşan Kapadokya ise başkenti Nevşehir olarak görülebilir. Bunun yanında Kırşehir, Aksaray, Niğde ve Kayseri illerine yayılmış alandan bahsetmek mümkündür. Bu sebeple merak edilen peri bacaları tam olarak nerede sorusuna yanıt verilememektedir. Ancak genel olarak Ürgüp, Göreme ve Avanos’ta toplandıklarını belirtmek doğru olacaktır.

Kapadokya Tarihi Yerler

Bölgeyi gezmek ve görmek isteyen kişiler doğal güzelliğin yanında kültürel açıdan öneme haiz olan Kapadokya tarihi yerler üzerinde durmaya çalışmaktadır. Bu anlamda aslında bölge tarihin kendisidir. Atacağınız her adım ayrı bir medeniyet, ayrı bir kültürün izlerini taşır. Nitekim burada bulunan medeniyetler bir öncekilerin izlerini taşır ve daha çok bu izleri ilerletmeye çalışmışlardır. Bu sayede günümüzde bölgede hüküm süren tüm medeniyet ve krallıkların izini taşımaktadır. Kapadokya tarihi eserler açısından çok zengin bir bölgedir. Burada tarihi olarak yüzlerce kiliseyi, güvercinlikleri, peri bacalarını görebilirsiniz. Hatta halen kullanılan bu peri bacalarına pencere ve balkonlar yapıldığını bölgeyi ziyaretlerinizde göreceksiniz. Bununla birlikte mağara otellerde ve peri bacalarında konaklama imkânlarına da sahip olabileceksiniz. Çünkü bölge Kapadokya tarihi oteller açısından diğer önemli bir husustur.
Yüzlerce kilise olmasına karşın belli başlı tarihi mekanlar kendisine ön sıralarda yer bulmaktadır. Burada tarihi olarak en önemli yerler Göreme Milli Parkı içerisinde dolayısıyla Göreme Açık Havası Müzesi’nde toplanmıştır. UNESCO’nun Dünya Mirası listesindeki park Kapadokya’nın tarihi açısından önem taşımaktadır. Başlıca görülmesi gereken Kapadokya tarihi eserleri şunlardır;
  • Uçhisar Kalesi
  • Karanlık Kilise
  • Saklı Kilise
  • Elmalı Kilise
  • Zelve Ören Yeri
  • Ürgüp Kadı Kalesi
  • Ürgüp Sarıhan
  • Yer Altı Şehirleri (Mazı, Özkonak, Derinkuyu, Gaziemir)
  • Kara Mustafa Paşa Külliyesi
Yerli ve yabancı milyonlarca kişinin ziyaret ettiği bölge turizm açısından önemli ekonomik kapıyı aralamıştır. Buraya gelen ziyaretçiler genel olarak Kapadokya tarihi eser midir ya da ne olduğunu bilmediği için Kapadokya tarihi eser mi sorusunu sormaktadır. Bölge tarihin kendisidir. Ancak bölgesel olarak tarihi eser olduğunu belirtmek yanlış olacaktır. Kapadokya’daki tarihi yerler açısından Dünya mirası haline gelmiştir.

Üzüm Bağları

Kapadokya bölgesindeki üzüm bağları milyonlarca yıl geçmişe sahiptir. Burada üzümlerin üretilmesinde yaşayan medeniyetlerin çabaları görülmektedir. Nitekim iyi üzümün yetiştirilmesinde güvercin gübreleri kullanılmıştır. Bu sebeple bölgede güvercinlikler bulunmaktadır. Dönemin bölge halkı güvercin gübresinin kalitesini görmüş ve bu kaliteyi öne taşımak için güvercinler yetiştirmiştir. Güvercin dışkılarından gübre olarak faydalanan halk yumurtasını da yapıların inşasında daha sağlam olması kullanmışlardır.
Bölgede yetişen üzümler ile buna bağlı olarak üretilen ürünler tüm Dünya’da önemli kaliteye sahiptir. Özellikle Ürgüp’te yetiştirilen 16 farklı üzümden bahsetmek mümkündür. Bunların başını Emir üzümü çekmektedir. Roma ve Hitit krallarının özel şarapları bu üzümden yapıldığı bilinmektedir. Asidesi kuvvetli ve kolay içimi ile lezzetli olan beyaz şarapların üretilmesinde bu üzümler kullanılmaktadır. Bu nedenle bölgede yerel üretici çoktur. Zira evlerinde kendileri için üretin yapan kişiler bulabilirsiniz. Üzüm bağları ve şarapları ile bölgenin ün yapması nedeniyle farklı festivaller yapılmaktadır. Bunlardan biri Ürgüp Bağ Bozumu Festivali’dir.

Kapadokya Üzüm Bağları halen önemini korumaktadır. Bu sayede bölgede üretilen şaraplar önemlidir. Kapadokya şarap tarihi binlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Bölge üzüm bağları ile en zengin üzüm yetiştirilen yerdir. Zira M.Ö. 7. Yüzyılda yapıldığına inanılan İvriz kaya kabartmalarında üzüm salkımları bulunmaktadır. Bunun yanında bulunan kral mezarlarında şarap konulan kaplar bulunmuştur.

Kapadokya Tarihi

Kapadokya Üzüm Bağları

Yeraltı Şehirleri

Dünya’nın en çok yeraltı şehrine sahip Kapadokya’da 200’e yakın şehir olduğu belirtilmektedir. Ancak günümüzde bunların 36 tanesi tanınmıştır. Yer altında birbiri ile bağlantılı koridorları bulunan şehirler bir ağaç kökünü andırmaktadır. Yapılan araştırmalar bu şehirleri belli medeniyetlere taşıyor olmasına rağmen sırları halen çözülememiştir.
Bölgede gezilen belli başlı yeraltı şehri bulunmaktadır. Bunlardan Kaymaklı ile Derinkuyu yeraltı şehri Dünya mirası kabul edilmiştir. Tüflü bölgelerde yukarıdan aşağıya doğru oyularak yapılan bu şehirler bölgedeki hemen hemen tüm köylerde bulunmaktadır. Böylelikle tahminlerden daha fazla yeraltı şehrinin olması muhtemeldir. Öyle ki bu şehirlerin oyulmasında kullanılan malzemeler hakkında bir bilgi yoktur. Zira şehirlerin oluşturulmasındaki tarihler burada kalan medeniyet izlerine dayanılarak belirtilmektedir. Tarihi Kapadokya yeraltı şehirlerinin gezilmesi için çeşitli günübirlik turlar düzenlenmektedir. Bu turlar aracılığıyla Kapadokya tarihi yerlerini yakından tanıma fırsatınız vardır.

Yeraltı Şehirleri Neden Yapıldı?

Başlıca korunma amaçlı olarak yapıldığı düşünülen yeraltı şehirleri evlerin altında yapılan tüneller ve köyleri birbirine bağlayan bağlantıları ile oluşturulmuştur. Saldırılar nedeniyle gizli geçitlerin yapıldığı görülmektedir. Bölge geçmiş dönemlerde sürekli tehlike altında bulunuyordu. Bu sebeple yeraltında oluşturulan barınaklar kişilerin uzun süreler buralarda saklanma olanağı kılıyordu. Yer altında yaşamaya olanak verecek özellikle havalandırmayı sağlayan bacalar, su kuyuları, erzak depoları, ibadethaneler ve tuvaletler yapan bölge halkının bu yetenekleri halen sorgulanmaktadır. Gizemini halen koruyan havalandırmanın kesintisiz yapılması ve metrelerce aşağıda yaşam alanları oluşturulması yapıları ilginç kılmaktadır.

Kapadokya Kaymaklı Yeraltı Şehri

Kapadokya’nın Dünya Mirası Listesine Alınması

Kapadokya tarihi eser mi doğal güzellik midir soruların genelinde bu yanıt aranmaya çalışılmaktadır. İkisi açısından bir bütünlük sağlayan bölge tarihi eserler ve doğal güzellikler topluluğudur. Kapadokya Unesco Dünya Miras Listesi’ne alınma tarihi 1985 yılına uzanmaktadır. Türkiye’den listeye ilk alınan bölge olma özelliği taşımaktadır. Türkiye Dünya Miras Listesine taraf olma anlaşmasını 1983 yılında imzalamıştır. Bu protokol sonrası bölgede bulunan Göreme Milli Parkı başta olmak üzere Kaymaklı Yeraltı Şehri, Derinkuyu Yeraltı Şehri, Aziz Theodore Kilisesi, Karlık Kilisesi, Soğanlı Arkeolojik Alanı ile Karain Güvercinlikleri yedi bölüm olarak Dünya Mirası listesine alınmıştır.

Kapadokya Tarihi ve Kapadokya’yı Koruma Çalışmaları

Bölge uzun yıllardır sürekli araştırma konusu haline gelmiştir. Ancak 1960’lı yıllardan itibaren ağırlığını gösterdiği görülmektedir. Daha çok dalında uzman kişiler tarafından araştırmalar geliştirilmiş ve devamında koruma alanı ile uygulamalara geçilmiştir. Tüfler ve kayalıklar doğal oluşumlardır. Ancak insan eliyle oyularak yapılan yapılar ve en önemlisi duvar resimleri çok kırılgandır. Bu sebeple koruma altına alınması gerekmektedir. Zira Uçhisar Kalesi ve Ortahisar Kalesi ile Ürgüp’te kaya düşmeleri yaşanmaktadır. Nitekim kaya düşmesi tehlikesi olan yerler yaşam alanlarından çıkarılmış ve ziyaretlere kapatılmıştır. Bu çalışmalardan biri de Ortahisar Kalesi ile yapılmıştır. Kale güçlendirme çalışmaları yapıldıktan sonra 2013 yılında bazı bölgeleri ile ziyaretlere açılabilmiştir.
Kayalıkların ve doğal oluşumlar ile yapıların vadilere bakan kısımları ağırlıklı olarak yıpranma tehlikeli altındadır. Buralar yağmurlar ve rüzgarlar nedeniyle aşınma ihtimali olan yüksek yerler olarak görülmektedir. Bunun yanında insanların verdiği zararlar ile doğal ve kültürel alanların yok olma tehlikesi bulunmaktadır.

Kapadokya Tarihi ve Duvar Resimlerini Koruma Çalışmaları

Kilise ve manastırlarda bulunan duvar resimleri ile freskler zaman içerisinde kaybolmaya yüz tutmuştur. Bu anlamda bir çoğunun silindiğinden bahsetmek mümkündür. Freskler Kapadokya bölgesi için önemlidir. Bu sebeple özellikle Karanlık Kilisede bulunan duvar resimleri için korumalar yapılmıştır. Burada bulunan freskler tadilattan geçirilmiş ve güçlendirilmiştir. Düz duvar üzerine oyma kayalıkların nemli olması ile işlenen fresklerin tadilat sonrası korunması için ek tedbirler söz konusudur. Böylelikle Karanlık Kilise koruma tedbirleri içinde müzeye 15 kişiden fazla kişi alınmamaktadır.
Kilisede insan sayısı arttıkça alınıp verilen nefes fresklere zarar vermektedir. Bunun yanında fotoğraf çekimlerinde flaşların kullanımı yasaklanmıştır. Çünkü yüksek ışık resimlere zarar vermektedir. Bu zararın önüne geçebilmek için ayrıcı kilise içindeki ışıklandırmalar özel ışık vasıtasıyla yapılmaktadır. Koruma amaçlı yapılan bir diğer tedbir ise buraya girişlerde ek ücret alınması olarak yapılmaktadır.
Türkiye olarak Dünya Mirası Listesinde yer edinen kültür varlığımız Kapadokya açısından bilimsel çalışmalar sürekli güncellenerek yapılmaya devam edilmektedir. Bu çerçevede elde edilen veriler ışığında Kapadokya tarihi ve detaylı bilgiler şekillenmektedir. Bölgesel olarak dilden dile dolaşan efsaneleri, doğal oluşumları, tarihi mekanları ile yeraltı şehirlerinin gizemi milyonlarca kişinin buraya gelmesine neden olmaktadır.  Kapadokya Tarihi
Leave A Comment