Kapadokya Kilise ve Manastırları
Baştan sona doğru tüm Kapadokya, dünya Hıristiyanları için inanç turizmi açısından çok önemli bir yerdir. Bunun nedeni Hıristiyanlığın düşünce ve eğitim merkezi olması ile yayılmasında önemli yer edinmesi, Kapadokya kilise ve manastırları hac merkezi olarak görülmesidir.
Hıristiyanlık Kudüs merkezli bir dindir. Ancak Kapadokya ile Anadolu toprakları açısından büyük öneme sahiptir. MÖ 3 ve 4. yüzyılda zulme uğrayan Hıristiyanlar kaçarak özgür ibadet edebilmek için Anadolu’ya yerleşmişlerdir. Böylelikle inançlarını özgürce sürdürmek isteyen kişiler için Kapadokya bölgesi Hıristiyanlığın merkezi olmuştur. Bölgede önceleri çok tanrılı dinler hüküm sürmüş ve bu yüzden kült merkezleri buralarda bulunmaktaydı. Ancak bölgede medeniyet süren Persler, Yunanlılar ve Hititler ile taşınmış yerini Yahudiliğe bırakmıştır. Bu durum ise Hıristiyanlığın yayılmasına neden olmuştur.
Kudüs Hıristiyanlığın başlangıcıdır. Ancak burada Hz. İsa’nın ölümünden sonra yaşadıkları şiddetli baskılar ve dinlerini yaymak için Filistin’den çıkarak dağılma sürecine girmişlerdir. Bu çerçevede en uygun ortamları ile coğrafyaları aradıkları bilinmektedir. Böylelikle kendilerine Kapadokya’yı yurt edinenler bölgede yüzlerde kilise, manastır ve şapel inşa etmişlerdir.
Kapadokya’nın oluşumunda volkanik lav ve küller ilk aşamada kendisini göstermektedir. Hasan Dağı, Güllü Dağı ve Erciyes’in püskürttüğü lavlar bölgeye yayılmış ve 150 metrelere varan tüfler meydana getirmişlerdir. Zaman içerisinde yağmur ve seller ile tüfler aşınması sonrasında vadiler oluşmuş, bu vadilerde ise peri bacaları ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde peri bacaları gibi sağlam zemine sahip kayalıklar vadiler de söz konusudur. Bu kayalıkların oyulmasının kolay olduğu için buraya yerleşen kişilere yaşam alanları meydana getirmiştir. Tüflerin oyulması kolay olmaktadır. Aynı zamanda tüfler hava ile karışınca sertleşmektedir. Bu sayede bölgede yaşanılacak evler kadar Hıristiyanlar için önem arz eden kilise ve manastırlar ile şapeller yapılmıştır.
Kapadokya’da En Çok Gezilen Kiliseler
Bölgede yüzlerce kiliseden bahsetmek mümkündür. Bu kiliselerin hepsinde ayrı bir özellik söz konusudur. Nitekim inşa tarihine göre farklı şekiller ile duvar süslemelerine sahiptirler. Bu sebeple önemli olan ve ayakta kalan kiliseler ile duvar freskleri nedeniyle öneme haiz kiliseler daha çok ziyaretçi almaktadır. Bölgede 400’e yakın kilise ve manastırdan bahsedilmektedir. Bunların bir çoğu kaybolmuş, bir çoğa kaybolmaya yüz tutmuştur. Tüflerden meydana gelen kiliseler zaman içerisinde yıpranır ve kaybolmaya mahkûmdurlar.
Bölgede hüküm süren Hıristiyanların yaşamında önem arz eden Kapadokya Kiliseleri 8 ile 13. yüzyıl arasında burada yaşayanlarca inşa edilmiştir. Böylelikle ibadetleri için önemli olan bu yapılar yine burada bulunan yüzlerce yer altı şehri içerisinde de kendisine yer bulmuştur.
Kapadokya bölgesinde mutlaka görülmesi gereken kiliselerin ilk adresi Göreme Açık Hava Müzesi’nde olanlardır. Nitekim buradaki kiliseler korumaya alınmış bazıları da tadilatlardan geçirilmiştir. Bu sayede daha çok ziyaretçi almaktadır. Kapadokya’ya gelen ziyaretçilerin özellikle Göreme’de göreceği kiliseler UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır. Bu nedenle buraya gelenlerin mutlaka ziyaret ettiği ilk müze olduğundan bahsetmek yanlış olmayacaktır. Böylelikle Göreme bölgesinde;
- Kapadokya Çarıklı Kilise
- Kapadokya Tokalı Kilisesi
- Kapadokya Elmalı Kilisesi
- Kapadokya Yılanlı Kilise
- Kapadokya Barbara Kilisesi
- Kapadokya Karanlık Kilise
Mutlaka görmeniz gereken kiliselerin başındadır. Özellikle buradaki Karanlık Kilise ve Yılanlı Kilise için ayrı parantez açmamız gerekmektedir.
Kapadokya Kilise ve Manastırları
Yılanlı Kilise
Kapadokya tarihi ve doğal güzelliklere sahip olması nedeniyle Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden biridir. Bu sayede bölge her yıl milyonlarca kişi ziyaretçi çekmektedir. Bu ziyaretlerin bir çoğu doğal güzellikler için gelirler bir çoğunluğu da bölgede bulunan tarihi yapıları görmek için gelmektedir. Özellikle yabancı turistler ve Hıristiyanlar için önemli merkezlerden olan Kapadokya’da Göreme Açık Hava Müzesi içerisinde yer alan Yılanlı Kilise Kapadokya bölgesinde görmeniz gereken iki kiliseden birisidir. Öyle ki özellikleri itibariyle unutamayacağınız mimari yapılara sahiptir.
Yılanlı Kilisenin ziyaretçi çekmesindeki en büyük pay elbette içerisinde bulunan fresklerdir. Dini motifleri sayesinde ilgi gören buranın adıyla birlikte efsaneleri de mevcuttur. Zira bu efsaneleri öğrendikten sonra bu kiliseyi gezmeniz dini motifler açısından önem arz etmektedir. Bu sayede etkileyici bir hava eşliğinde burayı gezebilirsiniz.
Yılanlı Kilise serbest Yunan Haçı planları ile inşa edilmiştir. Böylelikle iki bölümü bulunmaktadır. Yüzlerce kilise arasında duvar resimleri günümüze kadar gelen birkaç kiliseden biridir. Kuzeyden giriş yapacağınız kilisenin üzeri beşik tonozlarla kapatılmıştır. Tuğla ile taşlardan örülü yarım silindiri andıran tavan örtüyle kaplıdır.
1. yüzyılda inşaatına başlanılması ile 12. Yüzyıla kadar süren çalışmalarda tarihleri burada bulunan Son Yargı motifi vermektedir. Öyle ki kilisenin ismi ise efsane olan ve buradaki bir rahibin mezarından çıkan altın yılan figürlerinden gelmektedir. Efsaneye göre kilisede çıplak dört kadın buradan çıkan sekiz yılanın saldırısıdır. Bu tasvir kilise fresklerinde sergilenmektedir. İkinci kadının freski zarar gördüğü için anlaşılamamaktadır. Ancak diğerlerinde çocuğunu emzirmeyen kadının göğsüne saldıran yılan, yalan söylemekte olan kadının ağzına saldıran yılan ve dördüncü kadında ise söz dinlemeyen, itaat etmeyen biri olduğu için kulaklarına saldıran yılan tasviri bulunmaktadır. Bununla birlikte bölgede iki Yılanlı Kilise bulunmaktadır. Birisi Göreme bölgesinde diğeri de Ihlara Vadisi’ndedir.
Karanlık Kilise
Kapadokya’nın inanç turizmi açısından yüzlerce kilise arasından sıyrılarak mutlaka ziyaret edilmesi gereken Karanlık Kilise Kapadokya Göreme Açık Hava Müzesi içerisindedir. Bölgede yumuşak lavların oyulması ile inşa edilmiş olan kilisenin inşa tarihi 11 ve 12. Yüzyıllardır. Kilise Narteks kısmında çok az bir ışık aşık alır. Bu sebeple Karanlık Kilise ismini almıştır. Bu durum duvarlarında bulunan fresklerin zarar görmeden günümüze kadar gelmesinde öncü rol oynamıştır.
Karanlık Kilise’yi önemli kılan duvarlarında bulunan fresklerin muhteşem görünümü ve canlı yapısıdır. Kiliseye girişten itibaren İncil ile Hz. İsa ile ilgili zengin süslemeler bulunmaktadır. Fresklerinde sahnelenen Tevrat kaynaklı betimlemeler içerisinde ünlü olan Deesis, Beytüllahim’e Yolculuk, Müjde, Üç Müneccimin Tapınması, Doğum, Lazarus’un Diriltilmesi, Vaftiz, Kudus’e Geçiş, Başkalaşım, Son Akşam Yemeği, Hz. İsa Çarmıhta, İhanet, Hz. İsa’nın Cehenneme İnişi, Havarilerin Takdisi ve Görevlendirilmesi, Kadınlar Boş Mezar Başında, Hz. İsa’nın Göğe Çıkışı, Üç Yahudi Gencin Yakılması gibi sahneler bulunmaktadır.
Burada bulunun fresklerde koruma çalışması söz konusudur. Öyle ki yapılan tadilatlardan bahsetmek mümkündür. Özellikle fresklerin zarar görmesini engellemek için özel ışık kaynağı kullanılmaktadır. Bunun yanında ışıklandırma ziyaretçi olduğu dönemde açılmaktadır. Ziyarete 15 kişilik gruplar alınmaktadır. Bunun nedeni insan nefesinin fresklere zarar vermesini önlemektir. Ayrıca yine ışığın zarar vermesinden dolayı flaşla fotoğraf çekimleri yasaklanmıştır.
Karanlık Kilise’nin duvarlarında bulunan sahnelerin korunması amaçlı olarak kiliseye girişler için ek ücret alınmaktadır. Kilise açık hava müzesi içerisinde olmasına rağmen burayı ziyaretler ek ücretler ile yapılmaktadır. Günümüzü kadar gelen freskleri ile görülmesi gereken Yılanlı Kilise’den sonra Karanlık Kilise muhteşem duvar sahneleri ile ziyaretçilerini kendisine bağlamaktadır.
Kapadokya Kilise ve Manastırları
Kapadokya’da Neden Çok Kilise Var?
Dünya’daki yaşamı bir kenara bırakıp, kendilerini adadıkları dinleri için Kapadokya’yı seçen Hıristiyanlar burada yüzlerce kilise inşa etmişlerdir. İlk çağ medeniyetlerinde Hıristiyanlığın etkisi altında kalan Roma ve Bizanslılar bu bölgede yaşamış ve izlerini halen en yoğun haliyle görmekteyiz. Özellikle Romalılar bu dini kabul etmeden önce çok tanrılı dinlere inanırlardı. Özellikle her işin bir tanrısı bulunmaktaydı. MS 64 yılından itibaren Romalıların zulmünden kaçan Hıristiyanların Kapadokya evi olmuş, sığınacakları bölge olmuştur. Bu durum imparator I. Konstantin’in Hıristiyanlığı kabul etmesine kadar sürmüştür.
Romalıların gazabına uğramak istemeyen Hıristiyanlar Kapadokya denilen bölgede gizli vadiler ve yer altı şehirlerine sığınmışlardır. Bölgesel açıdan volkanik tüflerle dolu olması tarım arazisi olarak kullanılmasının önüne geçen bölge yerleşim için bu yüzden seçilmemiştir. Ancak tüflerin oyulması ile elde edilen gizli yerleşim yerleri kişilerin burada saklanmasını sağlamış ve rahatlıkla dini inançlarını yerine getirmelerine yardımcı olmuştur.
Bir taraftan Hıristiyanlığın yayılması diğer taraftan da inzivaya çekilen din adamlarının bu bölgede yaşaması bölgede kilise ve manastırların sayısında artış yaşanmasına neden olmuştur. Özellikle Aziz Basil bu bölgede manastırların oluşmasında ana aktördür.
Kapadokya’da Kaç Tane Kilise Var?
Kapadokya sırları ile dolu büyük bir alandır. Yaklaşık 250 kilometrekarelik bir alandan bahsetmek mümkündür. Bu çerçevede keşfedilen yerler olduğu kadar henüz keşfedilmeye bekleyen yerlerin olduğunu söylemek mümkün. Bölgede bulunan kilise ve manastır ile şapellerin sayısı ile istatistikler merak edilebiliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre Kapadokya çevresinde 400 kilise ile şapelin geçmiş dönemlerde ibadet merkezleri olarak kullanıldığı belirtilmektedir. Ancak bu rakamlar kesin değildir. Bölgede yer altı şehirlerinin sayısı 200 kadar olduğu söylenmektedir. İnsanlar o dönemlerde yaşadıkları şehirlerde dini vazifelerini yerine getirmek için kiliseler yapmışlardır. Bu anlamda zamana direnemeyerek kaybolan kiliselerden bahsetmekte mümkündür. Yapılan envanterlere öre bölgede 71 arkeolojik, 12 kentsel ve 9 doğal olarak toplam 92 sit alanı bulunmaktadır.
Kapadokya’da Gezilecek Manastırlar
Kiliselerin inşasında T şeklinde bir mimari söz konusudur. Bu anlamda kiliseler genel ibadet yerleri için kullanılan yerlerdir. Şapeller ise daha küçük kilise örneklerinden sayılabilir. Manastır ise önce din adamlığı yapan ve daha sonra inzivaya çekilen kişilerin yaşamlarının geri kalan kısmını sürdürdükleri yerlerdir. Kapadokya kilise ve manastırları arasında başlıca ziyaret edilmesi gereken manastırlar şunlardır.
Rahibeler ve Rahipler Manastırı
Üç katlı olan manastır genel anlamda Rahibeler Manastırı olarak bilinmektedir. İlk katında mutfak, yemekhane ve kalınacak odalar bulunurken ikinci katında yıkılmasına rağmen halen gezilebilen bir şapel bulunmaktadır. Katlar arasın tüneller ile bağlantılar sağlanmıştır. Ayrıca bölge de en önemli manastır olarak görülmektedir. Burada bulunan dönemin insanları tehlike anlarında tünelleri sürgü taşları ile kapatma yoluyla gizlenmeye çalışırlarmış.
Zamana direnemeyen Rahibeler Manastırının bazı bölümleri ziyaretlere kapatılmak zorunda kalınmıştır. Özellikle katlar arasındaki geçişler yıkılmış bu yüzden sadece giriş katı ziyaret edilebilmektedir.
Hallaç Manastırı
1. yüzyılda yapıldığı belirtilen Hallaç Manastırı, bölgedeki dereden ismini almıştır. Büyük bir tüf kütlesine yapılan kilise zaman içerisinde çökmeye başlamıştır. Ancak halen gezilebilmektedir. Hallaç Manastırı Ortahisar’a yaklaşık 1 km mesafede yer almaktadır. Hem kilise ve hem manastır olarak kullanılan mimari yapı Kapadokya’da tek olma özelliği taşımaktadır.
Aziz Nikolaos Manastırı
Hıristiyan inancının dini ayin ve hac merkezi olarak gördüğü Aziz Nikolaos Manastırı Mustafapaşa’nın yanında bulunmaktadır. Üç katlı olarak inşa edilen manastıra ait dört kilise bulunmaktadır. Aynı zamanda bu kiliselerin düzensiz bir yapıya ait olduğu söylenebilir. Bunun yanında batı kısmında Manastırın avlusunda hasta hücreleri, çeşme ile mezar alanları bulunmaktadır. Hatta burada bulunan çeşme ile şadırvandan akan suyun döneminde şifalı olduğuna inanılmaktaydı. Zira Rumlardan sonra Türklerde bu suyu içerek hastalıklarından iyileşmek istemişlerdir. Kapadokya kilise ve manastırları arasında oldukça önemli olan bu manastır görülmesi gereken yerlerdendir.
Selime Manastırı
Ihlara Vadisi’nin son bölümünde kendisine yer edinen Selime Manastırı burada bulunan Selime Köyü’nden ismini almıştır. Aynı zamanda burada bazilikaya benzetilen bir katedralin olduğunu belirtmek doğru olacaktır. Diğer taraftan ziyaretçi alan bir yer olan Selime Sultan Türbesi de burada yer almaktadır.
Selime Selçuklular dönemi için önemli tarihi bulunmaktadır. Öyle ki burada kayaya oyulan kale ve kiliseler yanında doğal güzellikler eşsiz sunumlar vermektedir. Aynı zamanda yıllık istatistiklere yaklaşık 300 bin turistin ziyaret ettiği yansımaktadır.
Aksaray, Güzelyurt ilçesine bağlı olan Selime Köyü’ndeki Selime Manastırı Romalılar döneminde Hıristiyanların yaşadıkları, Moğolların saldırılarından gizlendikleri yer olarak bilinmektedir. Bu nedenle, Kapadokya kilise ve manastırları arasında önemli yer tutmaktadır.
Selime Manastırı
Keşlik Manastırı
Erken Hıristiyanlık dönemi manastırlarındandır. Ürgüp ilçesine yaklaşık 17 kilometre mesafede yer almaktadır. Geçmiş dönemlerde Sinasos olarak bilinen Mustafapaşa’ya 10 km uzaklığı bulunan damsa Barajı ile Cemil Köyünden 2 km mesafe ile yolun sağında yer almaktadır. Burada iki kilise bulunmaktadır. İçerisinde yine bezirhane, şarap imalathanesi, mutfak, toplantı salonu, okul bulunmaktadır. Özellikle biri Hıristiyanlar tarafından ilk şehit olarak görülen Aziz Srefanos’a adandığı bilinmektedir. Yaklaşık 200 kişinin aynı anda barındığı bir yerden bahsetmek mümkündür. Manastırın yıkılan bölümleri kesme taşlar ile onarılmıştır.
Kapadokya çok geniş bir coğrafyaya sahip bir bölgedir. Bu çerçevede yüzlerce kiliseden bahsetmek gerekmektedir. Böylelikle binlerce yıl içerisinde zamana dayanamayıp yıkılan Kapadokya kilise ve manastırları söz konusudur. Aynı zamanda geniş bir alanda olması nedeniyle ziyaretçiler doğal olarak hepsini birden ziyaret edememektedir. Belli başlı ziyaret edilen kilise ve manastırlardan bahsetmek mümkündür. Bu anlamda özellikle Hıristiyan alemi için önemli olan kiliseler her yıl milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Günübirlik turlar sayesinde Kapadokya kilise ve manastırları kolaylıkla gezilebilmektedir.